26 Eylül 2009 Cumartesi

www.turkmedya.com 25,09,2006

Lale ŞIVGIN - Tercüman
lalesivgin@yahoo.com
Yazı boyutu
Bienal açılımı
İNSAN Neyle Yaşar? Bu sorunun yer aldığı reklâmlar, gazetelerde, televizyonlarda ve billboardlarda sık sık karşımıza çıkıyor. Bu ilanla neden bu kadar sık karşılaştığımızı merak edenler için açıklayalım: İnsan Neyle Yaşar sorusu, 11. İstanbul Bienali’nin temasını oluşturuyor. Bu sorunun yer aldığı reklâm bombardımanı da aslında bizi Bienal’e davet ediyor. Biz de bayramda kalabalık bir arkadaş grubuyla bu ilanların peşine takıldık ve kendimizi Bienal mekânlarından 3 nolu antrepoda bulduk.
Bienal’de kapitalizm, sosyalizm, militarizm ve feminizm gibi alanlara göndermede bulunan pek çok çalışmayla karşılamayı zaten bekliyorduk. Ama ne yalan söyleyeyim Bienalin AKP’nin açılımına bu kadar amatörce destek vermesini beklemiyorduk. Çünkü AKP’nin açılımına destek vermeye çalışırken ayarı kaçırıp işi bölücülük propagandasına götüren çalışmalar gördük. Açılıma göndermede bulunan çalışmaların çoğunda bodoslama verilen mesajlar vardı. Oysa bu tür modern sanat etkinliklerinde sergilenen işlerin insanları düşünmeye, sorgulamaya teşvik etmesi beklenir. Ayrıca “İnsan Neyle Yaşar” sorusuna cevap ararken, milli değerlere karşı yürütülen bir propagandanın parçası haline gelmiş olması, Bienal açısından açıklanması zor bir durum.
Ne demek istediğimi bir örnekle anlatmak daha faydalı olacak. Erkan Özgen imzalı Köken isimli bir video enstalâsyonunda bir grup kaçak Afrikalı göçmeni sokakta uygun adım yürürken görüyoruz. Asker gibi sıralanmış zencilerden oluşan bu grup, “Ne Mutlu Türküm diyene” diye bağırıyor. Yaklaşık beş dakika süren video boyunca aynı ifade tekrarlanıyor.
Ne mutlu Türküm diyene
BİENALİN rehberine bu videoyu sorduğumuzda ise şu cevabı alıyoruz: “Biliyorsunuz okullarda yıllardır and içiriliyor. Benim yabancı bir arkadaşım buna tanık olduğunda gözlerine inanamamıştı. Bizim için her gün and içmek sıradan gibi geliyor ama dışarıdan bakılınca bu hiç de normal değil. İşte sanatçı da bu bakış açısıyla nasyonalizm ve militarizm eleştirisi yapmış.”
Üniversite öğrencisi olduğunu tahmin ettiğim genç rehber arkadaş sözlerini tamamladığında hepimiz acı acı gülümsüyorduk. Onun eserle ilgili anlatacakları bitmişti ama bizim videoyla işimiz bitmemişti. Videoyu tekrar tekrar izledik. Filmde bir yabancılaştırma efekti verilmek isteniyordu. Bunun için zenciler seçilmişti. Birilerinin Türkiye’nin zencileri olduğu iması da çıkıyordu aynı videodan. O birilerinin kim olduğu ise Afikalı göçmenlerin kıyafetlerindeki renklerde gizliydi. Filmde rol alan zencilerin hemen hepsinin kostümüne sarı kırmızı ve yeşilin hakim olduğu bir bayrak iliştirilmişti. Bu bayrak aslında Kamerun bayrağıydı. Ama bu konseptte doğal olarak PKK’nın sahiplendiği renkleri çağrıştırıyordu. Zencilerin kıyafetlerine iliştirilen sarı kırmızı yeşil renkli Kamerun bayrağı ile sözde Kürdistan bayrağı simgelenmişti. Kısaca bu çalışmaya göre, Türkiye’nin zencileri Kürtlerdi ve onlara zorla “Ne Mutlu Türküm diyene” dedirtiliyordu. Nitekim Bienal rehberinde de sunuyla ilgili şu ifadeler yer alıyordu: “Sunu zorla kabul ettirme mekanizmalarını açığa çıkarıyor”
Açılım trafiğinin hızlandığı ve andımızın kaldırılmasının gündeme geldiği bir süreçte, bu video sizce de manidar değil mi? Belli ki Bienal de kendince bir açılım yapmış. Ama Bienal’deki tartışmalı tek iş bu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Acemi bir propaganda aracı haline getirilen bu “Sanat etkinliği”ndeki tartışmalı diğer işleri bir sonraki yazıya bırakıyorum. Siz de bu arada “İnsan Neyle Yaşar” sorusuna cevap aramaya devam edin (!)


http://www.tercuman.com/v1/yazaryazi.asp?id=10000

Hiç yorum yok: