27 Eylül 2009 Pazar

"Centri/fugacions"

İspanya için iftar vakti



Barcelona bu yıl İstanbul'u ve İslam'ı seçti.


Festival bir anlamıyla toplumun yeniden doğuşu, aidiyet hissi demek. Ya da sosyalleşmek adına günlük rol ve statülerin yok olduğu bir dünyada başkalarıyla gerçekten iletişim kurmak. Barcelona'nın yıllık festivali "La Merce"deki amaç da bu aidiyet hissini yaratmak. Belediye şehrin yeni gerçeklerini de hesaba katarak toplum anlayışı konusunda bir adım daha ileri gidiyor. Yaşayan her şehir gibi Barcelona'nın tarzı da günden güne değişiyor. Durum böyle olunca şehrin farklı etnik, kültür ve dinlerden yeni sakinlerinin sayısı da hızla artıyor. Bu sakinlerin birçoğu da Müslüman (Bugün şehirdeki Müslümanlar'ın biraraya geldiği örgüt sayısı: 43).

İspanya'daki her şehir gibi Barcelona'nın da bir koruyucu azizi var; festivale adını veren "La Merce" (Merhamet). Efsaneye göre bu bakire (Merhamet Bakiresi) 1298'de Hıristiyanlar'ı Müslüman Araplar'dan korumak için ortaya çıkmış ama adını verdiği festivalin 700 yıl sonra İslamiyet'i misafir edeceğini nereden bilsin? "Ramazan Geceleri" ve "İstanbul Daveti" Barcelona Belediyesi'nin iki projesi. Amaç, Barcelona sakinlerini yeni gerçeklerle tanıştırmak ve Türkiye gibi komşu kültürlerle bağını güçlendirmek. Her iki proje de bu festivale ait ancak çıkış noktaları farklı.

İkinci yılını dolduran "Ramazan Geceleri", Avrupa Akdeniz Enstitüsü'nün önerisi. Enstitünün basın müdürü Jordi Bertran'a göre projenin amacı, "Katalonlar'ın muhtemel önyargılarını bertaraf etmek için ramazan kutlamalarını daha yakına getirmek". Birçok İslami topluluk iftar organizasyonları düzenleyip etraflarında dolaşan meraklılarla yemeklerini ve kıyafetlerini paylaşıyor. Bir diğer projedeyse dans ve müzik var. Türk dansçı Ziya Azizi'nin sufizmden esinlenerek hazırladığı modern dans gösterisi 17 Eylül'de başlayan "Ramazan Geceleri"nin açılış programıydı. Ardından sahneye çıkan Pakistan, Mali ve Faslı müzisyenlerle festivalin ilk ayağı tamamlandı.

Festivalin 23 ile 27 Eylül arasındaki ikinci ayağı artık gelenekselleşen "davetli şehir". Davetli şehrin sırrıysa biraz zengin kültüründen, kadim geleneklerinden, kendine has çağdaşlığından ya da kahvesinden veya çayından olabiliyor.

Barcelona Başkonsolosluğu ikinci katibi A. Peyami Çıklakalyoncu'nun Newsweek Türkiye'ye verdiği bilgiye göre bu yıl İstanbul'un davet edilmesindeki en büyük etken 2010 kültür başkenti olması. Yani bu yıl "La Merce" ramazanla birlikte İstanbul'u da ağırlıyor. Yanında Karagöz ve Hacivat, semazen Akın Çakmut'un performansı,Erkan Özgen ve Cevdet Erek gibi sanatçıların "Centri/fugacions" başlıklı sanat sergisi ve 'Birlikte Yaşamak' adlı konserler de tadı tuzu. Ayrıca "The Soul of İstanbul" yani "İstanbul'un Ruhu" adlı bir fotoğraf sergisi de şehrin sesini Barcelona'ya duyuracak.

"Ramazan Geceleri" ve "Davetli Şehir" gibi projeler kültürler arası köprülerin kurulmasına yardımcı oluyor. "La Merce" Türkiye ve İslamiyet'i aynı sofraya çağırdı ama İspanyol ve Türkler'in farklı yerlerde uzun zamandır tattığı Akdeniz kıyılarından gelen aynı tat değil mi?

**********************************************************************************************

Hiç yorum yok: